peki ya geçmiÅŸ geleceÄŸi deÄŸiÅŸtirmek için geç kaldığını düÅŸünürken gelecek erken gerçekleÅŸiyorsa?
Zamanın döngüsünü kim baÅŸlatır—henüz oluÅŸmamış bir düÅŸünce mi, yoksa çoktan kaybolmuÅŸ bir gerçek mi?"
geçen hafta eylül ayını kısa bir özetletmiÅŸtik,
iÅŸler bu hafta biraz deÄŸiÅŸti daha doÄŸrusu dönüÅŸen gerçeklikle döngüsel zamanın dışına çıkıyoruz...
schumann resonansta 25 eylülde baÅŸlayan ani frekans sıçrayışları ve beraberindeki tüm beden aktivasyonu hem fizik hem ruhsal açıdan saÄŸlam bir vortex enerjisi yarattı.
30 eylül de ise bu vortex enerjisinin bambaÅŸka bir versiyonuna geçiÅŸ yaptık.
bu sefer iÅŸin içine zaman algısı da dahil oldu ki geçmiÅŸ aylarda bu zaman algısının deÄŸiÅŸimi ile ilgili birçok detay vermiÅŸtik...
fakat geliÅŸen perspektifle benzer deneyimlerden ziyade
İlklere daha sık şahit oluyoruz.
ben açıkçası 1 ekimde yaÅŸanan blackout kadar uzun bir blackout'a schumann resonansta denk gelmemiÅŸtim.
tam bir gün sürdü...
sonrasında ise ayın üçünde tekrar bir blackout
aralığı gözlemledik grafikte,
yine aynı şekilde
1 gün boyunca schumann resonans ölçümlerinde veri alınamadı..
daha önce bu grafikteki veri kayıpları konusunda iki farklı deneyim gözlemlemiÅŸtik,
verilerin alınamaması,
ya frekans inanılmaz yüksek bir titreÅŸim spektrumu oluÅŸturduÄŸunda ya da zaman sıçraması dediÄŸimiz blackout anlarında gerçekleÅŸmiÅŸti.
bir gün süren bu iki blackout da tam olarak 2 ekim tutulması öncesi
ve sonrasında gerçekleÅŸti.
solar flare etkisi deselerde ben bu olayı pek böyle görmüyorum,
daha doğrusu bu tanımın plasma entegrasyonunu
basitleÅŸtirdiÄŸini düÅŸünüyorum ki,
iki gün önce negatif zamanın keÅŸfi konusunda
yapılan açıklamalardan sonra kuantum alanı inanılmaz bir hızla gerçekliÄŸi dönüÅŸüme uÄŸratarak,
bu plasma bilinç sürecini bir kez daha kanıtlamış oldu.
bu güneÅŸ tutulması 2024 yılının son tutulması olmasıyla birlikte zaman üzerinde yarattığı etki ile nasıl bir sürece girdiÄŸimizi de bariz bir ÅŸekilde belli ediyor.
son blog postta tutulmalar ile ilgili çok detay vermiÅŸtim dilerseniz ÅŸuradan inceleyebilirsiniz.
ÅŸimdi bir kaç alıntı yaparak asıl konuya girmek istiyorum...
tutulma aslında matrix planı yani içinde yaÅŸadığımız 3. boyut gerçekliÄŸinin zaman kavramı üzerinde bir reset görevi görüyor
daha doğrusu buna zamanın tutulma anı da diyebiliriz.
güneÅŸ ve ay - gündüz ve gece üst üste bindiÄŸinde
metafizik alandaki oluÅŸum, fizik alana zaman üzerinden etki ediyor.
antik dönem uygarlıklarda bu tutulma ve ekinoks zamanları büyük dönüÅŸüm zamanları olarak deÄŸerlendirilirdi.
aslında bir nevi güncelleme
zaman güncellemesi.
A software update.
​
bizimde bu deneyimlediÄŸimiz son tutulma yılın son güncellemesiydi
ve buna kuantum bilincine geçiÅŸ olarak bakarsak
çok hızlı bir entegrasyon olarak tanımlayabiliriz.
tutulmalar aynı zamanda eskinin yerini yeniye bırakması anlamını da taşımakta. uyumlanma sürecini tamamlayamayanlar elenirken bunu bir hasat olarak da yorumalayabiliriz, uyum gösterenler yeni bir döneme geçiÅŸ yapıyor.
ekim ayı astral plan ile fizik plan arasındaki perdenin en ince olduÄŸu dönemdir hatta spooky season demelerinin de sebebi bu.
31 ekim gecesi bu perde dedikleri iki gerçeklik arasındaki frekans spektrumu en ince haline gelir.
Halloween bir çok kaynakta samhain adıyla da ifade edilir.
fakat aslında HALLOWE’EN veya All Hallows Eve,
31 Ekim Hallowmas veya Azizler Günü nöbetinden gelmekte.
bu detayı ÅŸu yüzden verdim,
normalde ekim ayı sonlarına doğru deneyimlemeye başladığımız bu iki alem arası etkileşim hızı bu sefer ayın 1'ı ıtibari ıle anı bir şekilde başladı.
ÅŸu anda tam olarak iç içe geçmiÅŸ alemlerden oluÅŸan bir zaman algısı mevcut.
özellikle bu haftaki enerjiler anda yaratım dediÄŸimiz 5. boyut frekans aralığını taşıyan enerjiler.
ki bu da kuantum bilinç demek.
​
plasma bilinç enerjisınin en yoÄŸun zamanları da diyebilirim.
fakat bu yüksek farkındalık etkisi birçoÄŸumuzu off pozisyonunda da tutuyor.
zamandaki tutulma bizde de sıkışmışlık enerjisini beraberinde getirirken aynı zamanda çok hızlı iÅŸlenen bilgi akışını da saÄŸlamakta. bu geçiÅŸ inanılmaz etkilerle geliyor baÅŸtan belirteyim.
çok fazla delirmiÅŸ insan psikolojisini gözlemleyeceÄŸiz buna da hazır olmak lazım.
peki zamandaki bu değişim bize neyi anlatıyor daha doğrusu
nedir bu negatif zaman keÅŸfi?
biz zamanı nasıl öÄŸrendik?
tek bir çizgi gibi ilerleyen gelecek olasılıklardan oluÅŸan fakat geçmiÅŸe dönük anı dışında herhangi bir eylemi olmayan...
zamanın lineer olmadığı konusunda belirli bir bakış açınız olduÄŸunu düÅŸünüyorum fakat gözlem yaparak ilerlediÄŸimizde,
zaman kavramı hakkında bir çok fikir bir veya teoriden öteye gidemiyoruz,
biz zamanı madde üzerinden deneyimlediÄŸimiz bir algıya sahibiz, dolayısıyla maddeyi gözlemleyebildiÄŸimiz kadar
zamanı tanımlayabiliyoruz.
zaman kavramını boyut algısı üzerinden tanımladığımızı varsayalım, tek bir çizgiden olusan ve içinde
eylemsel bir canlılık olduğunda genişleyen bir boyuttan oluşmakta.
Su an yediÄŸiniz bir yemek ve içinde
bulundugunuzu düÅŸündügünüz ortam bu bakış açısında saniyeler sonrasinda ayni olmayacaktır,
çünkü canlılık en ufak atomik parçacıklardan baÅŸlayarak.
her an geliÅŸir.
birinci boyut ayrışmanın tekrarlanmasiyla varligini
sürdürmektedir.
.
​
Bunu izlediğiniz filmin her bir karesi gibi tanımlayabilirsiniz.
bu filmin her anı yansıtan fotoğraflardan meydana geldiğini
gorememenizi saglayan zamanin ölçüsü ve hizidir.
Uç boyutun her biri bu temelde calismaktadir ki üçüncü boyutun sonlarinda zaman ölçüsü ve hizinda degisimler (duraksamalar) basladigı için filmin her bir karesi görünür olmaya baslamaktadir.
Madde katiligini kaybettikçe zaman yavaÅŸlar
ve duraksamalar ortaya çikar,
tam tersi ise Matrix boyutlari dışında gergeklesir.
Her üç boyutun terkibi birbirinden farklidir ancak temel aynidir,
her birinin, boyutun uzay yapilanmasinda,
tum vizyon partikülleri (atom olarak algilanan) her bir mikro saniyenin de altinda bulunan zaman ölçümünde veniden yaratilir.
Aslinda burada Bergeklesen isleyisin formülü gayet açiktir,
her üc boyut üst boyutlarin partiküllerinden (projeksiyon) olusmaktadir.
matrix'in 3 boyutlu sisteminde algıladığımız dünya sadece gelecekte olan bir dünyanın kalın örtüsünü temsil etmekte.
Bu yüzden boyutlar yükseldikçe perdeler azalmaya baÅŸlar.
son perde kalktığında ise artık bildiÄŸimiz dünyanın mevcutluÄŸunu deneyimleyemeyiz.
Algıladığımız dünya tek boyutlu bir gözlemden farklı deÄŸildir.
negatif zamanın keşfi da aslında bize deneyimlediğimiz zaman algısının yeni bir perspektifini sunmakta.
Toronto Üniversitesi'ndeki bilim insanları,
kuantum fiziÄŸinde çok ilginç bir keÅŸifte bulunarak,
fotonlar ve atomik uyarım içeren bir deneyde "negatif zaman" olarak tanımladıkları anı gözlemlediler.
The Independent tarafından bildirilen bu deneyde araÅŸtırmacılar, belirli koÅŸullar altında fotonların, içine girmeden önce ultra soÄŸuk atomlardan oluÅŸan bir buluttan çıktığını keÅŸfettiler.
william james sidis'in 1925 yılına ait makalesinde
bu negatif zaman hakkında
temelde fotonların pozitif bir deÄŸerin yanı sıra negatif bir deÄŸer de üretebileceÄŸini ve dolayısıyla negatif zaman üretebileceÄŸinden bahsetmiÅŸtir.
buna süperpozisyon olgusu sebep oluyor.
Aslında zamanla hiçbir ilgisi yoktur.
Foton dediğimiz şey bulanık kuantum nesneleridir.
Fotonlar olasılıksal bir deÄŸer aralığını gerçekleÅŸtirir.
Bu sonuç aslında fotonların tarihi hakkında ışık benzetmesinden ziyade,
bilinç kavramını güçlendiriyor.
Bunu ÅŸurayla baÄŸlayabilirsiniz,
bizler yani her bir bilinç yapısı karşımızdaki diÄŸer bir bilincin yansımasından ibaretiz.
davranışlarımız bile en yakınlarımızın davranışlarının birer yansıma hali, dolayısıyla Bergeklesen isleyisin formülü aslında burda anlam kazanıyor,
projeksiyon eden de edilen de birer bilinç yapısı.
Yansıma hali...
Sidis'in zaman ile ilgili teorileri ise ÅŸöyle;
*zaman, alt eksen çizgisine benzer iki boyutlu bir olgudur.
*eğrinin herhangi bir yerindeki bir zihin, zamanı eğrinin alt kısmına doğru akıyormuş gibi algılayacaktır.
*bu akış aslında zihni gelecek yerine geçmiÅŸe doÄŸru götürebilir, ancak zihin bir fark olduÄŸunu gözlemleyemez.
*termodinamiÄŸin ikinci yasası, zihnin zamanın akışını algıladığı yönü belirleyen zihinsel bir yasadır
*zamanın kendisi zihinsel bir olgu deÄŸildir, yalnızca akışın görünümüdür.
yani temelde William'ın söylediÄŸi, bence 4. boyut algısı..
düÅŸündüÄŸünüz ters zamanın olduÄŸu ve sonra arkasından 5. boyutun yani zamanın olmadığı bir yer geliyor olması.
bence fotonların gittiÄŸi ve bilim insanının kafasının karıştığı yer de tam olarak burası çünkü hala ikilik perspektifi üzerinden tanımlamaya çalışıyoruz.
bir bakıma aslında psikolojik yaklaşıyoruz.
insan hafızası geçmiÅŸe deÄŸil geleceÄŸe yöneliktir;
çünkü,
hafıza,
daha yüksek bir geliÅŸim biçiminde depolanmış bir duygudan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir ve duygu da yedek enerjidir,
bundan dolayı da duygu ve enerjinin, herhangi bir organizmada, organizmanın daha az yedek enerjiye sahip olduÄŸu zaman yönüne ve organizmanın daha fazla kullanılabilir enerji edindiÄŸi zaman yönünden uzaÄŸa yönlendirilmesi gerektiÄŸi sonucu çıkar.
ikinci yasanın tersine çevrilmesinin düzenli bir olgu olduÄŸunu ve bunları genel olarak yaÅŸam olarak bilinen ÅŸeyle özdeÅŸleÅŸtirdiÄŸini varsayalım.
Bu, yalnızca yaşam tarafından kullanılan ve yaşamayan kuvvetler tarafından yaratılan enerjiyi değiştirir.
james clerk maxwell bu konuyu derinlemesine araÅŸtıran bir çalışma yapmıştı buna marxwell'in demon'u da deniyor.
Maxwell'in iblisi, termodinamiÄŸin ikinci yasasını çürütüyor gibi görünen bir düÅŸünce deneyiydi.
Fizikçi James Clerk Maxwell tarafından 1867'de önerilmiÅŸtir.
Maxwell ilk mektubunda bu varlıktan "sonlu bir varlık" veya "moleküllerle beceri oyunu oynayabilen bir varlık"
olarak bahsetmiÅŸtir.
Lord Kelvin daha sonra ona "iblis" ismini vermiÅŸtir.
future;
'DüÅŸünce deneyinde, bir iblis gaz içeren iki bölme arasındaki bir kapıyı kontrol eder. Tek tek gaz molekülleri (veya atomlar) kapıya yaklaÅŸtıkça,
iblis kapıyı hızla açar ve kapatır,
böylece yalnızca hızlı hareket eden moleküllerin bir yönde,
yalnızca yavaÅŸ hareket eden moleküllerin ise diÄŸer yönde geçmesine izin verir.
Bir gazın kinetik sıcaklığı,
onu oluÅŸturan moleküllerin hızlarına baÄŸlı olduÄŸundan, iblisin eylemleri bir bölmenin ısınmasına ve diÄŸerinin soÄŸumasına neden olur.
Bu, görünüÅŸte hiçbir iÅŸ uygulamadan sistemin toplam entropisini azaltacaktır,
dolayısıyla termodinamiğin ikinci yasasını ihlal edecektir.''
(Wikipedia)
Bu anlatımda dikkatiniz bir ÅŸey çektimi bilmiyorum,
bahsedilen demon dedikleri aslında bir bilinç yapısı,
enerji ya da entitiy ismine ne derseniz deyin.
Burda anlatılmak istenen
her ÅŸeyin bir bilinci olduÄŸundan daha çok her ÅŸeyin bir bilince baÄŸlı olduÄŸu.
Bu bahsettiğimiz Termodinamiğin(Isıldevinimin) ikinci yasası,
izole sistemlerin entropisinin asla azalamayacağı anlamını taşımakta. Bunun sebebini,
izole sistemlerin termodinamik dengeden (maksimum entropi aşaması) spontane olarak oluşmasıyla
açıklayabiliriz.
TermodinamiÄŸin ikinci yasası deneysel olarak bir ısı bilgisi önermesi olarak kabul edilmekle beraber, bu yasa altında yatan istatistiksel kuantum mekaniÄŸiyle de anlaşılabilir ve açıklanabilir.
Ä°statiksel mekanik literatüründe entropi,
makroskopik evrelerde mikroskobik gruplaÅŸmaların ölçümü olarak ifade edilmekte.
Çünkü ısı bilgisi denge, dengede olmayan duruma göre büyük miktarda mikroskopik bir diziliÅŸe sahip.
Bu maksimum entropiye sahip olmak demek ve aynı zamanda ikinci yasayı takip ettiÄŸini de gösterir,
çünkü düzensiz yalnız deÄŸiÅŸim kısmen sistemin ısı bilgisinin dengesini geliÅŸtirmesini saÄŸlar.
Zamana baÄŸlı bir ifade olarak; sıcaklık, basınç ve kimyasal potansiyel
ısı bilgisi dengeye doÄŸru izole edilmiÅŸ ve yerçekiminin önemsiz olduÄŸu sistemde azalır da diyebiliriz.
yani aslında bu yasa yalnızca
yatay düzlemde yani yerçekimsiz alanda doÄŸrudur.
TermodinamiÄŸin Ikinci yasası, iç enerji dediÄŸimiz U’ ya eÅŸit olarak kapsamlı özelliklerin fonksiyonu olarak da ifade edilebilir.
Yani Kütle, hacim, entropi.
Entropinin en basit tanımı şudur:
‘Kâinatta her ÅŸey, kendini minimum enerji ve maksimum düzensizliÄŸe çekmek ister.’ Yani her ÅŸey ama her ÅŸey dağılma ve bozulma eÄŸilimindedir.
Dalından koparılmış bir elmanın giderek bozulmaya baÅŸlamasını buna örnek verebiliriz. Hatta dalından koparmasanız da bir süre sonra elma düÅŸüp topraÄŸa karışacak ve bozulacaktır.
Oysa bir zamanlar tüm düzenliliÄŸi ve fonksiyonelliÄŸiyle mükemmel bir elmaydı.
Entropiyi zaman ekseninde ele almak gerekirse bir vazo kırıldığında onu tekrar eski hâline getiremezsiniz.
Yani düzenli olan vazo entropiye uÄŸramış ve düzenini kaybetmiÅŸ, düzensiz olmuÅŸtur.
Geri de alamazsınız.
Yani entropi zaman gibi doğrusaldır.
Zamanın doÄŸrusal olduÄŸu ÅŸimdilik bir ön kabul,
Einstein bunu öne sürmüÅŸtü ama kuantum mekaniÄŸi teoremlerinden sonra bu teori büyük ölçekte çöktü tabiki.
Bunun anlamı basitçe,
ÅŸu an hem geçmiÅŸi, hem ÅŸimdiyi, hem de geleceÄŸi yaşıyoruz.
TRINITY ZAMAN..
O yüzden aslında ÅŸu an ÅŸahit olduÄŸumuz ÅŸey
entropide ki deÄŸiÅŸim.
Bu bizi direk bir ÅŸekilde kuantum dolanıklığına götürüyor.
Dark dizisini milyon kere izleyenleri tekrar sahneye davet ediyorum...
çoklu dünyalar, çoklu zaman perspektifi...
dizide hatırlarsanız üç farklı zaman iÅŸlenmiÅŸti.
adem ve havva'nın farklı versiyonları..
Jonas ve Martha'nın farklı sürümleri..
iç içe geçen yolculuklar...
Bir zaman çizelgesinde yapılan seçimlerin diÄŸerlerini nasıl etkilediÄŸi ve ortaya çıkan karmaşık bir neden-sonuç ağı...
DüÄŸüm
kısaca kuantum dolanıklığı...
baÅŸlığı da bu yüzden bu ÅŸekilde attım...
biz geçmiÅŸin geleceÄŸe her an etki edebileceÄŸi gerçekliÄŸini,
gelecekte verilen her bir karar ve yaratılan enerji ile
geçmiÅŸe de etki edilebileceÄŸi fikrini öngöremiyoruz.
back to the future filmini hatırlayın professor ne demişti ?
​
grandfather paradox!
her iki zaman da kendini var edebilirken yok edebilirde!
eğer bir paradox varsa bu sıfırlama da demek,
1 x 1 = 1
matematiğinde 'kere' kelimesi ingilizcede 'time' anlamında
ingizlice matrix'in dilidir.
time=zaman kere zaman demek
matematik zaman üzerinden bir hesaplama yani ama 3. boyuttaki matematik
1+1=2
peki çarpım-kere çoÄŸaltmak anlamına geliyorsa
neden 1 x 1 = 1 'dir?
zamandaki üçleme bu..
üç farklı zamanında birleÅŸtiÄŸinde aynı zaman çizelgesini vermesi...
hem birbirini yok eden hem de var eden..
e ozaman biz yohuz :)
çok ilginç bir örnek vericem ÅŸimdi
bir ÅŸiÅŸme deniz yatağı düÅŸünün,
denizin yüzeyinde belli bir ağırlığı kaldırabilen..
biz bu deniz yatağına batıracak kadar ağırlık eklersek eğer
ki bu toplamadır=ekleme=fazlalaştırma
bot yüzeyin altına iner aslında eksiye düÅŸer deÄŸil mi?
deniz seviyesinin altına indikten sonra ağırlıkları eksiltirsek :)
artıya çıkmaz mı?
yani eksiye düÅŸenden ağırlık eksiltince artış gösterip yüzeye çıkmaz mı ?
ne...? :)
​
bu durumda
toplama=çarpma
ama 1 x 1 = hala 1
ya da (-1)+(-1)=-2 nasıl doğru kabul edilir ?
burda dualiteyi iÅŸin içine katacağım,
iki kutup da kendi karşıtlığını bir diÄŸerinin içerisinde barındırır.
birleÅŸince yeni bir gerçeklik yaratılır.
iki farklı zaman farklı senaryolar ama tek bir gerçeklik
aynı zamanda bu üçleme birbirlerini hem nötrler hem var eder.
bilinç perspektifine geri dönelim...
ne demiÅŸtik her bilinç bir diÄŸerini aynalar...
fraktal yapılar
yani
olay örgüsü farklı olsada devamlılık ilkesi aynı.
kollektif bilinç içerisinde bir bilinç olarak rüya görüyorsanız bu sizinde kollektif bilinç için bir rüya olduÄŸunuz anlamını da taşır.
project etme hali...
yazının başını hatırlayın...
her üc boyut üst boyutlarin tozlarindan (projeksiyon) olusmaktadir.
negatif zaman da kuantumun içerisindeki bir olasılık hali
sadece biz yeni gözlemleyebiliyoruz.
tenet filmini izlemediyseniz mutlaka izleyin..
burada ters radyasyonun nükleer
füzyon tarafından tetiklenmesiyle entropinin geriye doÄŸru gittiÄŸinden bahsediyor.
yani negatif zaman...
peki ÅŸu an neden nükleer tehdit yapılıyor?
​
kurÅŸunu atıyormuÅŸ gibi yapıp düÅŸtüÄŸü yerden tekrar geri alabilmesi
işte bu negatif zamanın tam olarak ne demek olduğunu anlatıyor.
geçmiÅŸ gelecek yok yani
her şey aynı anda aynı yerde...
rüyada her ÅŸeyi kontrol edersin geçmiÅŸi de geleceÄŸide
sadece algoritmandaki kodu bunu yapabileceÄŸin ÅŸekilde kodlaman gerekir.
tenet=tutma anlamındadır zamanı tutan
zamanı kontrol eden cronos=saturn=anu
matrixi yaratan anunnaki soyu
saturn neydi black kube
ama iki boyutta bu karedir
düzlem zamandır
sadece geleceÄŸe giden mantığındaki tek çizgi olan zaman
döngüsel olan zamanın iki boyutlu hali
döngüyü hapseden kapalı devre ağı
matrix
satranç tahtası üzerinde yaptığın hamleler
biri siyah diÄŸeri beyaz olan kareler
Erwin Schrödinger'in 1935'te tasarladığı Schrödinger'in kedisi
hem canlı hem de ölü olabilen varsayımsal bir kediyi,
kuantum süperpozisyonu olarak bilinen bir durumu anlatmak için kullanmıştı.
kedi ölü ya da canlıydı
ikilik perspektifi
peki kedinin varolduÄŸunu sırf bir gözlemci olduÄŸu için kabul etmemiz gerçekliÄŸini kanıtlamak için yeterli midir?
ya kedi hiç olmadıysa?
zaman da böyle deÄŸil mi ?
gözlemlendiÄŸi kadarıyla farkedilebilen bir algı yaratımı...
peki kuantum ne diyor
gözlemleyene göre deÄŸiÅŸen bir gerçeklikten basediyor.
ben bugün zaman yok dersem zaman benim için yoktur.
bana göre sana göre farklılık gösteren bir ÅŸey için gerçek diyebilirmiyiz?
bu ancak rüyalarda olur...
o zaman,
ÅŸah ve mat!