top of page
IMG_6302_edited.jpg

 

quantum yapısı deÄŸiÅŸiyor, doÄŸal olarak bilinçlerimizde öyle...

 

17 aÄŸustos - 27 aÄŸustos arası deneyimlediÄŸimiz sıçramalardan sonra geçen hafta deja-vu ve zaman çizelgesineki kodlamaların deÄŸiÅŸiminden bahsetmiÅŸtik.

 

birkaç gün önce instagram da paylaÅŸtığım 12 DNA sarmalı ile ilgili kısa bilgilendirmeden sonra bugün hem bu haftanın schumann resonance bilgilendirmesi hem de bu 12 DNA sarmalı konusuna deÄŸineceÄŸim. 

​

 

tüm bedeni kapsayacak aktivasyon titreÅŸimleri ayın 27 si itibari ile eski seyrine dönmüÅŸtü ve 30 aÄŸustosa kadar bu aktivasyonların entegrasyon sürecine girmiÅŸtik.

her ne kadar bu yüksek titreÅŸimleri hissettiÄŸimiz günler de sıkışmış olsak da entegrasyon sürecimizde bir o kadar yorucu geçti.

30 aÄŸustostan itibaren yine hızlanmaya baÅŸlayan schumann resonance seviyeleri bu 12 DNA aktivasyonunun çok önemli bir aÅŸamasında olduÄŸumuzu göstermekte. 

​

sürekli olarak tüm beden taramasından geçmekteyiz.

 

bu ÅŸu demek, algoritmamız eski dünyaya ait çok fazla bilinçaltı kodu ve inanç sistemine baÄŸlı koÅŸullar içermekte.

 

yeni gelecek olan bilinç seviyesi tüm bu algoritmanın yarattığı titreÅŸim hızından çok daha yüksek bir seviye bu nedenle önce zemin hazırlanmakta.

eski travmalarımızın bedenimizde yarattığı kayıtların iyileÅŸme süreci de diyebiliriz. sürekli bir arınma halindeyiz yani. 

​

saturn retrosunun da bu zamana denk gelmesi asla tesadüf deÄŸil.

yapıda bulunan tüm kodlar birbirine baÄŸlı ÅŸekilde çalışır.

bunu bir bilinç gibi düÅŸünün, içinde nöron görevi gördüÄŸünüz bir bilinç çalışma sistemi.

Tüm bu dönüÅŸüm süreci de yeni bir farkındalık seviyesi yaratma süreci. 

​

küresel sistemin dayattığı yönetim ÅŸeklinden, insanların birbirne olan bakış açılarına kadar global bir dönüÅŸümü tetikleyecek bir farkındalık süreci, kolay deÄŸil çünkü önce bu eski kalıbın ne kadar derine indiÄŸine ÅŸahit olmadan dönüÅŸemeyecek kadar kalıplaÅŸmış bir bakış açısından bahsediyoruz. 
12 DNA sarmalı konusuna geldiÄŸimizde ise tüm bu dönüÅŸüm sürecinin asıl amacı aslında gerçek doÄŸamız olan DNA mızın 12 sarmalının tekrardan aktive edilmesi. 

​

​

Tam olarak 560 milyon yıl önce, neredeyse tam olarak,

oluÅŸmuÅŸ bir ırkız. 
evet biz bu gezegende yaratılmadık maymunlardan da gelmedik...

Daha yüksek bir evrim seviyesinden geldik ve içinde 12 iplikli DNA'nın aktive olduÄŸu bir genetik kodumuz vardı.

bu 12 iplikli DNA düzenine Silikat Matrisi'sı adı veriliyor ve Silikat Matrisi bugün insanlarda hala uykuda olan bir potansiyel. 

 

Yani bilimin çöp DNA dediÄŸi kısım olan fakat uykuda olan DNA sarmalımız. 

 

DNA evrimimizin sürecini ve bunun bilincimizde nasıl oluÅŸtuÄŸunu anlayabilirsek sahip olduÄŸumuz yetenekleri de keÅŸfedeceÄŸiz.

 

sahip olduğumuz 12 iplikli DNA'nın potansiyelleri tekrar aktive edilebilir potansiyeller dolayısıyla yaşadığımız bu aktivasyonlar da

bu potansiyeli ortaya çıkaracak süreci yaratan aktivasyonlar.

 

bilimin ÅŸuan Dna'mızla ilgili sahip olduÄŸu bilgi iki iplikçikli dediÄŸimiz DNA formu.  Bu iki iplikçik üzerinden sadece genetik özelliklerimiz olan göz rengi, saç rengi, bazen de  genetik hastalıklarımızı tanımlayabiliyoruz. 

 

DNA'mızda iki genetik faktör mevcut,

biri DNA yapısının daha da altında olan seviyeler,

diğeri ise DNA'nın temel yapısı.
Chelating Morfogenetik bilimi denen alana baktığımızda,

bu morfogenetik alanların bilimidir,  

parçacıkların kendilerini oluÅŸturabilecekleri elektromanyetik enerji ızgaraları oluÅŸturan planları tutan formlar  olarak tanımlıyoruz

yani madde formu.

​

DNA'mızı çözmeye çalışırken aslında bunun bile altında olan bir seviyeyle karşılaşıyoruz,

işte bahsettiğimiz morfogenetik alan bu aslında.
BahsettiÄŸim bu 12 DNA ipliÄŸi, çift sarmal olup,

bir manyetik sarmal ve bir elektrik sarmala sahip bir yapıdadır.
Aslında bunlardan 12 tanesine sahibiz,

insanın doğasının temel yapısı budur.

​

 

Bu sarmalların çoÄŸu uzun bir zamandır  uykudaydı. 
Yaklaşık 15 sene önce gezegendeki birçok insan, 3 ile 3,5 arasında

bir DNA aktivasyon seviyesi olan bir birikim seviyesine sahipti.

Åžuan ki bulunduÄŸumuz süreçte ise bu tamamen deÄŸiÅŸmekte. 

 

Bilim adamları, algısal alanımızda ve potansiyelimizin algısal alanında farklı bir dönüÅŸ açısında titreÅŸen ve parçacıklarımızdan daha yavaÅŸ bir nabızda titreÅŸtiren parçacıklar olduÄŸu için iki tane çift sarmal tanımlayabilmekteler.

fakat bunlardan daha yüksek titreÅŸenler mevcut.
Tabi ki bu bize yansıyan kadar ki kısmı,

aslında bana soracak olursanız genetik alanda DNA'mızın tamamı keÅŸfedilmiÅŸ durumda çünkü mevcut durumu gözlemlediÄŸimizde MRNA aşılarının her alanda uygulanmaya çalışılmasının sebebi de bu. Aktivasyonu sabote etmek. 

 

DNA'mız  üst üste bindirilmiÅŸ forma benzeyen istiflenmiÅŸ bir yapıya sahiptir ve bunu birçok alana baktığınızda gözlemleyebileceÄŸiniz benzer sistemlerden algılayabilirsiniz.

Evrenin yapısı da dahil olmak üzere doÄŸadaki sarmal formların hepsi bu DNA yapısının bir örüntüsüdür.

bahsettiğimiz birbirini tekrar eden fraktal bir tasarım...

 

Bizim bu sistemimiz içinde titreÅŸen parçacıkların yapıları üzerinde ÅŸu an tüm bu sistemi bütünüyle kullanabileceÄŸimiz bir harmoni yok. 
Aslında var,

fiziksel beden bu çok boyutlu becerileri görme yeteneÄŸine sahip ancak bunları bilimsel harmoni ile göremiyorlar ve çoÄŸu uykuda olan 12 DNA ipliÄŸinden oluÅŸan bir katman yapısını aktive etmemiz gerektiÄŸi için bu harmoniye sahip olamıyoruz.

​

Baktığımızda bu yapıya ait olan bilginin bir kısmı kültürlerimizde eski zamanlardan beri canlı tutulmakta.

Antik gizem okullarında korunmuş olan bu bilgiler,

Mısır'da ki mistik bilimi öÄŸreten yani metafizik bilgeliÄŸi öÄŸreten okullarda vardı ayrıca bu bilginin büyük bir kısmı yine o dönemde 

İbrani mistik okullarında korunmaktaydı.
Ancak kimse olup bitenin tam resmini bilmiyordu.

Bazıları evrimi hızlandırmak ve ayrıca bilincimizi ve bedenimizi bu üç boyutlu alandan çıkarabilmek için DNA'daki bazı alanların tetiklemesi gerektiÄŸinin farkındaydı sadece.

 

Ancak bu çok karmaşık bir bilimdi ve herkes tam olarak nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyordu.

Parçaları vardı ancak hiç kimse tüm plana sahip deÄŸildi.

 

Bizler ÅŸu an bulunduÄŸumuz zamanda bu konuda ÅŸanslıyız çünkü bu detayları bilen daha yüksek evrimleÅŸmiÅŸ formlar,

bir noktaya kadar evrimleÅŸebilmemiz için bu bilgiyi uzun süre bizden sakladılar. 

Her yüksek bilince sahip formları bizim geliÅŸimimiz için rehberlik eden olarak yorumlamayın, bu konuya son blog postta deÄŸinmiÅŸtim,

insanlığın en büyük hatası burada çünkü,

kendinden yüksek olan her bilince diz çökme gafletinde bulunması...
 

Ä°nsan formunun geçmiÅŸine baktığımızda barışçıl varlıklar olduklarını biliyoruz yani geçen blog yazısında bahsettiÄŸim ışık soy denilen flash line a sahip formlar olarak yaratıldığımızı biliyoruz ve bu bilginin bize vereceÄŸi güce sahip olduÄŸumuzda gidip diÄŸer sistemleri yok edecek algıya evrilmedik ve bu bilgiler bu yüzden zaman içerisinde bizden saklanmadı.

 

Ä°çinde bulunduÄŸumuz zaman diliminde ise,

önümüzdeki süreçte ortaya çıkacak bazı ÅŸeyler hakkında üst perspektifte bulunan Yüksek Evrim konseyleri dediÄŸimiz üst bilinç katmanlarında bir karar alındı. 

 

Bu bilgi verilecekti çünkü hayatta kalma kalitemizin devamı,

belirli ÅŸeyleri çok hızlı bir ÅŸekilde öÄŸrenip öÄŸrenemeyeceÄŸimize ve DNA'mızda aktivasyonlar yaratıp yaratamayacağımıza baÄŸlı olacaktı.

 

yani bahsettiÄŸim soy devamını saÄŸlayabilmeleri aslında bizim bilincimizin de orjinal haline geri dönmesine baÄŸlı. 

 

DNA'mızda uykuda olan Dormosilikat matrisi dediÄŸimiz belirli kısımlarını aktive edebilirsek, gezegende gerçekleÅŸecek belirli elektromanyetik deÄŸiÅŸimleri, bu aktivasyonları yaparak  (yaÅŸanacak manyetik dönüÅŸüme çok daha uyumlu hale geleceÄŸimizden) kolaylıkla atlatabileceÄŸiz,

 

işte asıl hikaye bu aslında

​

içinde yaÅŸadığımız Gaia'nın bilinç seviyesi yükseldikçe

bu dönüÅŸüm sırasında ne kadar uyum gösterebilirsek o kadar kolay bir ÅŸekilde geçiÅŸ yapacağız

ve aslında tüm bu uyum süreci de

bizim günlük yaÅŸantımızda olaylar karşısında verdiÄŸimiz o ufacık tepkilerden baÅŸlayarak dönüÅŸecek bir bilinç perspektifi....

 

Asıl kimliklerimize dönüÅŸme sürecinde yaÅŸadığımız her ne olursa olsun kendimize yakıştırdığımız bir perspektiften vereceÄŸimiz tepkiler ile geliÅŸeceÄŸiz...

 

o yüzden ÅŸimdiden baÅŸlayarak her anın içerisinde yaptığımız seçimlerin ileride deneyimleyeceÄŸiniz dünyayı oluÅŸturacağının farkında olarak ve bu sorumluluÄŸu taşıyacak kadar iradeli ve güçlü olduÄŸunuzun bilincinde olun. 

 

her ÅŸey an da gerçekleÅŸen seçimlere baÄŸlı oluÅŸan bir algoritmadan ibaret...

 

oyunun kurallarını bu sefer yazmakla görevli olan bizleriz....

 

daha geliÅŸmiÅŸ bir bilince sahip toplum aruzusundaysak eÄŸer,

 

bunu önce kendimize layık görecek ÅŸekilde hareket ederek yaratabileceÄŸimizi de öngörebilmemiz bu geliÅŸimin ilk adımını oluÅŸturacak...

​

bottom of page